G3 Katastrophe - G3 Faciasi

In meiner Heimatstadt (Erzurum / Türkei) gibt es eine Linie von den Büse. Diese Bus Linie fährt in die Universität. Dieser Bus ist immer voll. Die Fahrer ist immer böse und schlecht. Niemand mag ihn. Dieser Bus macht oft Unfall. Deswegen wollte ich über diesen Bus eine Geschichte abfassen. In dieser Geschichte kann man auch gut Liebe und Drama finden. Das ist auch auf Türkisch.

 
Gün geçtikçe çıkmaza giren ulaşım kargaşası bir türlü bitmek bilmiyordu. Atatürk üniversitesinin bütün öğrencileri artık bıkmış haldeydi. Akşam vakitlerinde ders biter bitmez duraklar tıka basa doluyor, ardı ardına farklı farklı otobüs hatları sıralanıyordu. G3, G1, K3, B6… Diye alabildiğine hat vardı. Bu saatler içerisinde alışılmış manzaraları görmek oldukça olasıydı. Tıka basa doldurulmuş bir kamyondan pek farksızdılar.
Edebiyat fakültesinde II. sınıf öğrencisi olan Deniz de diğerleri gibi her akşam bu otobüslerle okula gelip gidiyordu. Kendisi çok çalışkan ve oldukça hırslı bir delikanlıydı. Hayalleri ve umutları vardı. Dersten her çıkışında fakültesinin önünde gececi okuyan sevgilisini, biricik deryasını beklerdi. Gelişini dört gözle beklerken, süzülerek gelen yarine bakar ve hep kendinden geçerdi.
Derya eğitim fakültesinde I.sınıf öğrencisiydi. Denizi çok seviyordu. Öğretmen olmak için durmadan büyük bir azimle çalışıyordu. G3’e binmeden Deniz, Deryasını okuluna bırakır sonra durağa giderdi. Sadece G3 hattı evlerinin yanından geçtiğinden onunla evine giderdi. Fakat sürekli azarlayan şoförlere, eski model otobüslere ve o yoğun kalabalığa karşı artık takati kalmamıştı.
Soğuk, Karanlık ve rüzgârlı bir Cuma akşamıydı. Henüz Denizin dersinin bitmesine sadece birkaç dakika kalmıştı. Vücudunda, özellikle sağ cep tarafında hissettiği titreşimle kendine gelmişti. Dersi dinlemediğini Deryasını düşündüğünün farkına varmıştı. Deryanın bu akşam dersinin olmadığını, beraber geziye gitmek istediğini anlamıştı, biraz önce gelen mesajı okuduğu zaman. Deniz mutluluktan uçuyordu. Uzun saçlı, takım elbiseli hocası;
>>> Bu günlük bu kadar, iyi akşamlar. <<< diyip dersi bırakınca, Deniz kendini dışarıya atı verdi bir an. Çünkü bir mesaj daha almıştı uzun saçlı kömür gözlü Deryasından
>>> Bekletme, dışarıdayım sevgilim. <<<diyordu mesajda.
Buluştukları an, dünya onlarındı sanki. Hemen karar verilmişti bile AVM’ ye gidileceğine. El ele tutuşup tuttular G3’hattının geçtiği durağın yolunu. Hava o kadar soğuktu ki ellerini dahi hissetmez olmuştular. Nihayet G3 ufukta görünen kurtuluş gemisi gibi görünmüştü. Sayısı her an artan kalabalık bu araca sığamayacaktı. Fakat bir yolunu bulup binmeye ve de bir köşede oturmayı başarmıştı Derya. Deniz ayakta, onun koruyucu meleği gibiydi. Hafif, hafif harekete geçtiğinde G3, ardında onlarca yolcu daha bırakmıştı durakta. Bir mavin vardı arka kapıda. Sürekli yolcuları azarlarcasına;
>>>hey gençler! Sıklaşın biraz daha doldurun boş yerleri <<<diye bağırıyor, bir yandan da duraklarda arkadan itip duruyordu yolcuları. Yolcular, sert ve yüksek tonlarda;
>>> Yeter be daha nereye alacaksın. Nefes dahi alamıyoruz.<<< diye çıkışıp duruyorlardı. Şoför ise sert ve kaba üslubuyla;
>>> Konuşmayın. İşinize bakın! <<< diye karşılık veriyordu. Bu sıradan ve olağan bir durumdu. Çünkü hemen hemen her akşam bu saatlerde, bu hadiseler sık sık yaşanıyordu.
Bunlar olup biterken, Deniz ve Derya yelkenlerini ufuklara doğru açmışlardı. Gülecen ve mutlu tavırları gözlerden kaçmıyordu. Hep evlenecekleri, yuva kuracakları o anları hayal ediyor, o konuda konuşup dalıp gidiyorlardı. Derya;
>>> Hem havuzlu, hem de müstakil bir evimiz olsun! <<< diye hayaller kurarken, Deniz ise;
>>> Elbette! İnşallah olacak bebeğim. <<<diye karşılık veriyordu. Bıkmış ve  sitem eder  bir halde;
>>>Ah bir de biiznillah son model bir arabamız olursa, hem mutlu oluruz, hem de şu G3 rezilliğinden kurtuluruz. <<< deyip beraberce gülmeye başladılar. Hayaller eşliğinde ufuklara yol alan bu eşsiz muhabbet sürüp gidiyordu. Yaklaşık 45 dk. Sürecek olan bu yolculukta bir biri üzerini sıkışan gençler de kendi alemlerinde bir şeyler yapıyorlardı. Kimisi buğulanmış cama resim yapıyor, kimisi telefonla mesajlaşıyor, kimileri de özlü muhabbete dalıyordu.
Deniz bir odanın iş ve kütüphane maksatlı olması gerektiğini anlatırken Derya’sına, o tatlı hayal dünyaları uzun bir korna sesiyle dağılmıştı. Derya sol baş tarafında bir sıcaklık hissederken geçmişti kendinden. Deniz deryasının hafifçe kapanan gözlerine bakar olmuştu o an. Deniz, 
>>> Sevgilim <<< diye haykırışlarını duydu bir an sevgilisinin.
Artık her yer karanlıktı. Derya Deniziyle hayallerinde uçuşur gibi hissediyordu kendisini. Büyük çığlıklar, feryatlar duyulmuştu ilk etapta. Lakin artık her yer sessizliğe ve karanlığa gömülmüştü o soğuk Cuma akşamın da. Ani fren yapan taksi, kendi sonunu değil büyük umutların son ışıklarını söndürmüştü. Deniz kendine gelir gibi olduğunda karanlık akşamda yüz üstü cam dibinde kanlar içinde can çekişen Derya’sını, biricik o yârini görmüştü. Hissetmiyordu bedenini. Gözlerini ve ağzını kımıldattığın da, gözlerinin ve ağzının kanlarla dolduğunu fark etti. Yol kenarına gözü ilişmişti bir an. Bir anne, henüz çok genç ve saf. Sesini duyuyordu annenin. Kendini zorlarcasına bir adım daha ileri uzatmaya çalışıyordu ellerini o sevimli anne. Uzanmıyordu elleri, yavrusunun cansız bedenini kavramak için. Zorlukla dışarıya çıktığında Deniz, her yerde cansız bedenler ve can çekişen ruhlar görüyordu. Kucağında ki yâri, ağzı kanlarla dolu bir halde;
>>> Deniz, Denizim<<< diye mırıldanıyordu. Deniz haykırmak, bağırmak istiyordu fakat o kadar kan kaybetmişti ki, vücudu yorgun düşmüştü. Yapamıyordu hiçbir istediğini.
Umut ışıkları yanmış gibi oldu bir an. Polisler, Ambulanslar sarmıştı etraflarını. Denizi zorla ayırdılar sevdiğinden, deryasından. Bir sedyeye koydular Derya’sını. Sonra Ambulans’a bindirdiler. O an son bakışlarını ve son gözlerinin kapanırken ‘’Deniz’’ dediğini işitir gibi olmuştu Deniz. Hayallerini, Derya’sını düşünürken, kendisini Cumartesi sabahı hastanede bulmuştu. Birkaç hafta sonra taburcu olduğunda aramadığı, sormadığı hastane kalmamıştı. Artık bir daha haber alamamıştı eşsiz güzelliği ile gönlünde taht kuran deryasından.

Değerlendirme: 0.0/0
Sayaç: 1384 | Ekleyen: jungnet | Etiket: G3 Faciasi, Die Katastrophe Geschichte, G3 Katastrophe
Toplam Görüş: 0
avatar