Imparator - König
Diese Geschichte ist über türkischer König im Europa Attila (Atilla). Es ist auch auf Türkisch. Baharın selam verdiği günlerde, Avrupa’nın büyük imparatoru, heybetli ve dürüst özelliği ile sarayında bir gece düzenledi. Bu gece herkes şaraplar, biralar içip eğleniyor, en güzel kadınlar dans ediyor gönül eğlendiriyordu. Akıllı imparator sürekli bir sefer hazırlığı yapmaya çalışıyor ve topraklarını genişletmek istiyordu. Lakin seferi duyan halk karşı çıkıp vergi vermez oluyordu. Askerler ise savaşmama kararı almakla beraber maaşlarına zam istiyorlardı. Bunun üzerine bu geceyi düzenleyerek halka bir konuşma yaptı. Ayağa kalkıp, sesini toparladı ve heybetli sesiyle;
>>> Ey aziz ve muhterem halkım. Biliyorum çok iyi eğleniyor ve keyif sürüyorsunuz. Oldukça da mutlusunuz. Ama ben mutlu değilim, keyfimde yerinde değil. Sizleri düşünüyorum. Sizlerin refahı için topraklara ve uzun bir yolculuğa çıkmam gerekiyor. Sizden bana destek sözü vermenizi istiyorum. <<< der ve halkını göz ucuyla süzer. İmparator’un gizli büyücüsü halkı etkileyerek söz verdirir.
*** Savaş hazırlıkları başlar, silahlar kuşanır ve imparator uzun sürecek olan bir sefere çıkar. Sefer 3 yıl sürer ve bu süre zarfında 3 büyük krallığı topraklarına katar. Seferin bitmesi için son bir krallığında topraklarına dâhil olması gerekmektedir. Atilla’nin büyük ordusuyla karşılaşan İmparator, savaşın oldukça sert ve ağır geçtiğini görünce yenileceğinin kanaatine varır. Bunun üzerine büyücüsünü çağırır ve ondan olur bir çözüm bulmasını ister. Huzura gelen büyücü; >>> Efendim, büyü olmadan, perilerin yardımı gelmeden bu savaşı kazanamazsınız. Bu yenilgi sizin ve imparatorluğunuzun sonu olur.<<< der ve imparatorun gözlerinin içine bakar. Heybetli imparator, ayağa kalkar ve; >>>Gerekeni yap sen. Kimi çağırıyorsan çağır, ne yapıyorsan yap. Bu savaş yenilgiyle sonuçlanırsa kelleni gövdenden ayrılmış bil.<<< diye sert bir tavırla huzurundan çıkmasını işaret eder. Periler gelir, büyü tutar. Atilla’nın ordusu büyük bir yenilgiyle geri çekilir. Zafer kazanan imparator ülkesine, sarayına geri döner. Sefer boyunca cesurca ve kahramanca savaşan dört prensi huzuruna çağırıp, her birine toprak, ganimet ve büyük hediyeler ikram eder. Huzurdan ayrılan prenslerin ardından Kilisenin başrahibi içeriye girer. Ukala tavrıyla; >>>İmparator! İmparator! Bu savaşta tanrının kanunlarını çiğneyip, büyü kullandın. Çok büyük bir günahkârsın. <<< der. İmparator hüzünlü bir şekilde; >>> Evet biliyorum. Mecburen bunu yapmış olsam da ben büyük bir günahkârım. Fakat affım için tanrının huzurunda kiliseye de ganimetler, hediyeler takdim edip, kiliseye bağlılığımı yazılı bir fermanla tasdik edeceğim. <<< der. Aniden içeriye dalan asker başı; >>> Efendim askerler ganimetle yetinmezler. Onlara ikramlarda bulunmalısınız. <<< der. İmparator sinirlense de, kafasını sallar ve; >>> Onlara rodosu, Morayı ve kuzey dağlarını veriyorum.<<< der ve huzurundan çıkmasını işaret eder. Bu konuşmaya şahit olan rahip, kendinden emin bir şekilde; >>> Günahlarınızın affı için kiliseye sığının. Ülkenin bütün ganimetleri ve vergilerini kiliseye vermelisiniz. <<< der. İmparator çaresiz bakışlarla; >>> Günahlarımda tanrıya sığınırım. Dilediğiniz olacaktır. Bu yazılı bir fermanla tasdik edilecektir. <<< der ve arkasına yaslanır. Başrahip saygıyla imparatorun önünde eğilir ve tevazu ile; >>> Efendim, ege kıyılarını kilisemize bağışlamalısınız. <<< diyince, imparator aniden doğrulur ve; >>> Olmaz. Oralar daha bizim olmadı henüz.<<< der. Bunun üzerine başrahip; >>> Zararı yok. Endişelenmeyiniz. Yakın zaman içinde sizin olacaktır.<<< der ve ayağa kalkar, cevap bekleyen bakışlarını imparatora diker. İmparator başını eğer, derin bir nefes alır ve sakin bir ses tonuyla; >>> Dur bakalım hele, daha belli değil. Bu gidişle anlaşılan bütün ülkenin topraklarını dağıtacağım.<<< der ve gözlerini ağır ağır kapatıverir. |
Değerlendirme: 0.0/0 |
Sayaç: 1431 | Ekleyen: jungnet | |
Toplam Görüş: 0 | |