Bir gün benim haberim olmadan Plustelekom çağrı merkezi iş ilanına başvurmuştu. Aramaktan vazgeçip, Erzurum’a dönmüştüm. Bayram gelmişti ki, telefonum çaldı. Bayramdan sonra gelin görüşelim, denildi. Bayram sonrası tekrar İstanbul’a geri döndüm. Dayı oğlu ile görüşmeye girdim. Belgeleri ve tüm özellikleri sundum. İşe alınmıştım. Digiturk euro projesinde Almanca çağrı alacaktım ki, 11 temmuz itibarıyla başladı eğitimler ve ağır ağır Türkçe-Almanca çağrı almaya başladım. Benle beraber Almancı bir arkadaşım daha vardı. Hâlâ muhabbetimiz devam etmektedir. O almancada çok yardımcı oluyordu. Sonra bir gün yeni bir pozisyon açılacak ve seni düşünüyoruz dediler. Mülakat ve sınav sonrasında artık müşteri temsilcisi değildim. Eğitmen - Kalite Uzmanı olmuştum. İlk eğitim gurubunun eğitimiyle ilk başarıya imza attım. Almanca ve Türkçe çağrıları dinleyip, değerlendiriyordum. Gel zaman git zaman ocak ayında işler tam oturmuş ve artık başarı elde edilmişti. Lokasyon başarısında o dönem ki supervisor büyük rol oynamıştı. Sonra Digiturk, onunla çalışmama kararı aldı ve çöküş başladı. Dahası proje kapansın diye adımlar atılır oldu. Takım lideri de olmayınca o işte bize kalmıştı. 3 tl olarak son mücadeleleri verdik. Ama nafile… Bir cuma sabahı kahvaltı akabinde tazminat verilerek proje kapatıldı. An itibarıyla işsizlik başlamıştı. Benle beraber kız kardeşimde benle Digiturk’de çalışıyordu. Hemen başvuru ve görüşmelere başladık. Düğünüme birkaç ay vardı ve iş bulmam gerekiyordu. 9 temmuzda düğünüm vardı ve yıllık izne ayrılacaktım. Planlarda altüst oldu. Sonra Practicallsolutions ile bir görüşme sağlayıp, işi aldım. Sıradan Backoffice çağrısı alan müşteri temsilcisi olmuştum. Önce kız kardeşimi ve sonra da diğer arkadaşları aldırdım.
Temmuzda başlayan Digiturk anılarım, Nisan ayında son bulmuştu. Tam bir yılı dolduramamıştım. Ama birçok hususta kendimi gerçekten geliştirme fırsatı bulmuştum. Excell, PPT, Word, Libre Office gibi birçok programın yanı sıra, CRM, DBS, Verint gibi programları öğrenmiş, çağrı dinleme ve kalite unsurlarına vakıf olmuştum. Ayrıca yetişkinlere eğitim vermenin inceliklerini, çocuklara göre daha uzmanlık gerektirdiğini ama çok da karmaşalı, profesyonellik gerekmediğini keşfettim. Almancamı da bir nebze toparlar gibi olmuştum. Raporlama, sunum, kalite ilke ve çağrı yönetim unsurlarını öğrenmiştim. Takım liderliğini keşfetmiş, yönetici vasfıyla çalışmayı sağlayabilmiştim. Dahası sorumluluk almayı ve risk yönetimini kavrayabilmiştim. Özveri ve gayretle elimden geldiğine çalışıyordum. Kendim kodlayarak özel web tabanlı uygulama hazırladım hatta. Çağrı esnasında MT’lere bildirim ve uyarılar gönderebilmekte, ayrıca kendilerini test etmelerini sağlayan test sistemi kurmuştum. Neticede ise elde kalan bir şey olmayıp, sadece birkaç iyi dost edindim ve birçok deneyim kazandım. Özellikle kalite unsurlarıyla kendime birçok şey kattığıma inanıyorum, zira yabancı dil eğitiminde de bu unsurlarla bütünleşen bir sistem oluşturmaya çalışacağım.
Ben, gerçekten üretici bir olduğuma inanıyorum. Çünkü üretmeyi ve yeni bir şeyler ortaya koymayı seviyorum. Başarı üretim unsuruyla ilişkili benim için. Öğrettiğimin geri dönütü ezber veya aynı şekilde tekrarlanması olmamalı. Öğrettiklerimle yeni ve farklı bir ürün, olgu oluşturulması benim için başarı arz ediyor.
İşte böyle zaman geçip gitti. Kaynarca'dan her sabah i kadar yolu E5’e yürüyüp, sonra o kadar zaman tıka basa dolu otobüslerle Bostancı’ya gitme faslı bitmişti. Her şey gibi bunun da sonuna gelmiştik. Akabinde ne olacağı meçhul gibiydi. Derken başvurulara ve görüşmelere başladık. Sonra yeni bir süreç başlıyordu; Tatilbudur.
"Digiturk Anılarım" başlıklı bu blog yazısı, "29.08.2017" tarihinde "Bostancı-İstanbul" konumunda yazıldı. Bu blog yazısı yazılırken hava durumu Parçalı bulutlu, 27 A dereceydi ve döviz kuru da Dolar: 3,4425 | Avro: 4,1421 | Altın: 937,61 | GBP: 4,4577 şeklindeydi.
Yazım günü gelişen olaylar: "Vatan ŞAŞMAZ otel odasında vuruldu. Tatilbudur'da çalışıyordum. Oğuz Fen Bilimlerine iş görüşmesine gittim."
|
Toplam Görüş: 0 | |