Böyle süslü ve abartılı, gizemli cümleler yazmak istemiyorum. Neysek o olalım derdinde yazıyorum. Böyle birilerine akıl hocalığı yapacak halim de yok. Saçma yazıyorsun. Hiç yazma daha iyi, diyen okurlara da kulak asacak değilim. Çünkü "Sanat, sanat içindir." diyorum ve yazmaya devam ediyorum. Bu sanat mı? Kişinin sanatı nasıl yorumladığına ve bakış açısına bağlı, değil mi?
Daha çok mu çok yazmalarım var benim yüreğimde fırtına misali çağlayan ama bir türlü dilden dökülmeksizin yazıya düşen yahut yazılmaya dahi imkanı olmayıp, sözcüklerle anlatılamayan... Dolar almış başını gidiyor Avroya kavuşma çabasında. İşsizlik anlatılamaz safhada, adeta ülkede çalışan kişi yok gibi. İş veren bir seçici ve nazlı, iş arayan bir aciz de ne aciz. Yöneticilerin umurunda bile değilmişcesine reyting peşinde. Adı insan, özü isimlendirilemeyen bir zümre var ki, anlatmaya ne hacet. Savaşlarda çocuklar ölüyor, edebiyatçılar çaresizce kendini paralıyor. Herkes kendi aleminde ancak insanlık öte diyarlarda hiç uğramıyor. Her cerihada bir figan ve bir çaresizlik almış başını gidiyor. Kişiler mutsuz, kurumlar mutsuz, yuvalar mutsuz...
Umuda sanki yolculuk ediyoruz da mutluluğu arıyor herkes. Her neyse umuda yol aldığını sanan ve mutluluk arayanlara mutsuzluklar diliyorum. Mutsuz olursak ancak mutluluğu arar ve buluruz. Mutlu kişi sahip olduğu şeyin kıymetini bilmez ve arama gereği de duymaz. Mutlu kişi mutlu etme gayesine
...
Devamını Okuyun »